Değerli Okuyucularımız; “Dünya Yaşlılar Günü” her yıl 1 Ekim’de kutlanan özel bir gündür. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 14 Aralık 1990’da oy birliği ile bu gün,”Dünya Yaşlılar Günü” olarak kabul edilmiş, ilk olarak 1 Ekim 1991 tarihinde kutlanmış ve her yıl 1 Ekim’de Ülkemiz de dahil olmak üzere kutlanmaya devam edilmektedir.
1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü, en kıymetli varlıklarımız olan büyüklerimizin haklarını, sorunlarını ve ihtiyaçlarını hatırlamak ve onlara karşı yapmamız gereken görevlerimizi yerine getirmek için bir fırsattır.
Yaşlılar Haftası nedeniyle, Sinop İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nce de bazı etkinlikler düzenlendi. Bu arada; Sinop Valisi Dr. Mustafa Özarslan Yaşlılar Haftası münasebetiyle, Huzurevi’nde kalan kıymetli büyüklerimizi makamında ağırladı. Onları kapıda karşılayarak ellerini öpen Sinop Valisi Dr. Mustafa Özarslan; “Yaşamın her anında bizlere rehberlik eden, kıymetli ulu çınarlarımızın Yaşlılar Günü’nü kutluyor, değerli büyüklerimize sağlıklı, huzurlu ve uzun ömürler diliyoruz” diyerek, daha sonra özetle şunları söyledi:
“Sosyal Devlet anlayışıyla, yaşlılarımızın daha sağlıklı, daha mutlu, daha huzurlu olmaları ve geleceğe güvenle bakmaları için var gücümüzle çalışıyoruz. Çeşitli sebeplerle ve bazı imkansızlıklar nedeniyle ailelerinden ve evlatlarından bu hizmetleri alamayan yaşlılarımıza devletimiz sahip çıkarak, en iyi koşullarda bakımlarını yapmaktadır. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm eli öpülesi büyüklerimizin Yaşlılar Günü’nü bir kez daha saygıyla kutlar, sağlıklı ve huzurlu uzun ömürler dilerim” dedi.
Değerli Okuyucullarımız; yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan, bizim en değerli varlıklarımızdır. Yaşlılık; her insan için değişik mana ve önem ifade etmekte olup, bu yönüyle hayatın çok özel bir dönemidir. Şimdi; geliniz değerli yaşlılarımızın bu özel dönemlerini çok güzel yansıtan bir şiirle makalemize renk katalım:
YEDİ YAZ, YEDİ KIŞ…
Yaş bir kere gelip dayandı mı artık yetmişe,
İnsanda istese de kalmıyor eski şevk ve neşe,
Hemen her gün alınan bir acı haber, bir ölüm,
Artık fayda da etniyor akşamları tek şişe.
Yıllar çabuk geçti tende ve deride kırışıklar,
Kulakta alet, gözlerde lens gece parlar ışıklar,
Ayırmak zorlaştı bal ve peteği, nerede eski günler,
Değil gezip eğlenmek, hayatta kalmak bile bir hüner.
Saçlar ya bembeyaz ya dökülüp yer yer açılmış,
Sanki geçmişin tüm sırları tek tek ortaya saçılmış,
Meyveyi ısırırken bile artık senin değil o dişler,
Zaman hızla geçiyor saatler devamlı aleyhe işler.
Çakılda ve Taşlıkta söylenen şarkılar hala aklımda,
Pera salonunda, Sibel Can 18’lik ışıltısıyla masamda,
Unutulmaz o anlar vazgeçtim artık çatmaktan kaşları,
Kulağımda Karagümrük Fareli’deki devrim marşları.
68 kuşağının haykırışları, atılan özgürlük sloganları,
- Filoya defol günleri, nasıl da kovmuştuk onları,
İdealist, mücadele dolu anılar, her an gözlerimde,
Galata Köprüsü’ndeki balık, rakı keyfi özlemimde.
Unutulmaz Gülhane Parkı’nda yaz akşamları serinliği,
Sarayburnu’nda denize girişimiz, suyun soğuk ve derinliği,
Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray maçlarının kardeşliği,
Aklımdan çıkmıyor coşku ve heyecanlı tezahürat günleri.
Kimler gelip geçti bu dünyadan götüremediler bir şey,
Sen de geldin ve gideceksin arkanda kalacak her şey,
Yedi yaz, yedi kış, dört mevsim yaş yetmişi biraz geçti,
Sadece anılar kaldı, pişmanlık faydasız iş işten mi geçti?
Kalan dostları ara gelemeseler de senle meyhaneye,
Mutlu ol en azından sevin düşmüyorsan hastaneye,
Har vurup harman savur hala elinde varsa bir kalan,
Kimselere aldırma deseler de varlığını ediyor talan.
Sabancı’nın avucunu çıkartıp gösterdiği gibi tabutundan,
Duyacağın son şey bir Fatiha olacak o musalla taşından,
Her şey geçici ve unutulur, geride sadece kalır hatıralar,
Aşklar, sevgiler, dostluklar, seni yalnız sevenler hatırlar.
Cahit Sıtkı’yı dinlersen yaş iki çarpı otuzbeş hayat bitti,
Son 25 yıla bakarsan aslında çoğu zaten heba olup gitti.
Yine de hayatta kal, hiçbir şey kaybetme inat ve azminden,
Yaşama sarıl en anlamlı gelecek budur, şu andan itibaren.
Değerli Okuyucularımız; bakınız büyük üstadımız Cahit Sıtkı Tarancı da, “OTUZBEŞ YAŞ” adlı şiirinde yaşlılığı mısralarla ne güzel de tarif etmiş…
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Bakınız; Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk de yaşlılarımızla ilgili olarak neler söylemiş:
“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakma hakkı yoktur.”
Yüce Atatürk’ün ışığıyla aydınlanan ve Cumhuriyet’in aydınlık yolunda ilerleyen bir Türkiye’de yaşayacağımız daha nice sağlıklı, mutlu, huzurlu ve başarılı günler dileğiyle…
Hoşça kalınız… Dostça kalınız…