YAŞAYAN MEHMET AKİF

İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoyun 88. Ölüm yıl dönümüdür (27 Aralık 2024)
Çileli hayat içinde onurlu duruş ve eğilmez başla,dik duruşlu kişiliktir Mehmet Akif Ersoy. 27.12.1936 günü ruhunu teslim etmiş ve 63 yıl yaşamıştır.
l908 -1923 arasındaki15 yılı şöhret basamaklarını tırmandığı ve zirveye ulaştığı yıllar olarak kabul edilir.
Mehmet Akif:
Şimdiki adıyla Siyasal Bilgiler Fakültesi, eski adıyla Mülkiye Mektebi İdadi kısmında okurken, 1887 de babasının ölümü üzerine, hayata erken atılabilmek için Veteriner Hekimliği (baytar mektebi)ne kayıt yaptırmış ve bu mektebi bitirmiştir.
Mehmet Akif, babasından ve önemli hocalardan aldığı derslerle Şark ilmine hâkim olmuş;
Batı kültürünü de öğrenmiş önemli bir mütefekkirdi.
Yüksek din ilmine sahip olan M. Akif’in, şu kıssası bile, ilmi hakkında bize önemli ipucu verir durumdadır.
Balkanlardaki isyanlar halk üzerinde diğer devletlerle yapılan savaşlardan daha çok tahrifat yapmıştı.
Bu buhranlı günlerde, yani 1912 senesinde 2.meşrutiyetin ilanından sonra, Osmanlı idaresi “Halkın kuvve-i maneviye sini ” yanı halkın moralini yüksek tutmak için, önemli camilerde din âlimlerine kürsüler vererek halka vaazlar verilmesini sağlamıştı.
M.Akif de görev verilenlerdendi. Zaten şair olan Akif kürsüye çıktığında halkı çok duygulandırır ve tabir uygunsa gönüllerde diriliş aşkı canlandırırdı.
Kişisel olarak önemsediğim bir anlayıştı;
Akif’in Ününü duyan, Batum-Kazanlı bir Müslüman Akif’e bir mektup yazar: ve “Günlük cerideyi okuyan imamın arkasında namaz kılmak caiz midir” diye sorar.
Yani “günlük gazete okuyan imamın arkasında namaz kılmak caiz midir” diye sorar.
Demek ki o Müslüman bu günün gazetelerini görse şehirlerde yaşanıp yaşanmamanın caiz olup olmadığını sorabilir.”
Merhum Akif hepimizi düşündürecek;“(Günlük cerideyi okumayan imamın arkasında namaz kılmak caiz olmaz)” cevabı veriyor.
Ne mükemmel bir cevap değimli?
Dünyadan haberi olmayan olayları takip etmeyen insanların toplumun önünde olamayacağını ne güzel ifade eder.
M.Akif makalemize sığmayacak kadar büyük bir şahsiyettir ama biz onun bilinmeyen yönleriyle vakarlı duruşunu anlatmaya çalışıyoruz.
M.Akif 1920 de Ankara’ya M.Kemal’in davetiyle gelmiştir. İstanbul’dan Anakaraya gelişi o günkü gazetelerde haber olan iki kişiden biridir ve basında “İslamcı Şair M.Akif Ankara’da” başlığı ile en geniş yeri alan şahıstır.
Gazetelerde haber olan 2.kişide Ahmet Fevzi. Yani Fevzi Çakmak paşadır.
Bu ikisi dışında Haber yapılan başka hiç bir mebus olmamıştır.
İstiklal marşımızın yazılışı:
M.Akif İstiklal Marşına konulan ödül nedeniyle yarışmaya katılmamıştı.
Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ısrarlı talebine rağmen, istiklal marşını yazmamakta kararlıydı.
Ayrıca; Tanrıöver’e M.Kemal’in, istiklal marşını yazması için M.Akifin ikna edilmesi talimatı olduğu(aleni değilse de)da söylenmektedir.
Hamdullah Suphi Bey Atatürk’ün talebi olduğunu söylemeden M.Akif’e ve ev arkadaşı H.Basri Çantay’a ısrarla, adeta yalvarır. Ama M.Akif Ayni M.Akif’tir ödül konulmasını kabul edemez ve marş yazmamaya bir Arnavut inadıyla direnç gösterir.
H.Basri Çantay ev arkadaşının kararlılığını görünce gizlice kendisi bir şeyler karalamaya çalışır.
M.Akif bunu sezer ve “ne yazıyorsun?” diye sorar.
H.Basri de şiir yazabilenler yazmayınca iş bize düştü, şeklinde söylenerek “İstiklal marşı yazıyorum” der.
Bu konuşma üzerine M.Akif İstiklal marşımızı yazar ve TBMM’ de okunmadan önce "Hâkimiyet-i Milliye" gazetesinde yayımlar.
İstiklal Marşımızın yazılmasına konan ödülü de bildiğiniz üzere şahsı için kabul etmez.
Bu ödülü kabul etmediği günlerde yoğun bir maddi ihtiyaç içerisinde olduğu da kesindir.
Bugünkülerin kulakları çınlasın..!
M.Akifin İstiklal marşımızın değiştirilmesiyle ilgili söylenenlere verdiği cevapta bilindiğinden farklıdır.
Bu açıklamayı inşallah marşımızın kabul tarihinde açıklarız.
Şimdi konumuz olan Merhum M.Akif ’in yaşaması. Ölüler nasıl yaşar sorusunu aklımıza getirmektedir. Ve bugün toplumda, Mehmet Akif öldüğü günden daha diri ve daha canlı olarak yaşamaktadır.
Çünkü her 27 Aralık tarihinde sağlığından daha çok anılmakta ve bu tarihi kapsayan hafta içinde birçok program yapılmaktadır.
Her yıl Türkiye Yazarlar Birliği, Birlik Vakfı ve Server Vakfı ile diğer birçok kuruluş tarafından M.Akif anılmakta ve öldüğü günden daha canlı yaşatılmaktadır.
Allah rahmet eylesin.
Hoşça kalın.
Nezih Yıldırım 27.12.2024